Blog

GÜL’ün SEMBOLÎZMASI

in Celil LAYİKTEZ Yazıları

Güzelliği, şekli ve rayihası ile GÜL batı sembolizmasını en çok süsleyen çi­çektir. Mısır ve Uzak Doğudaki lotus (nilüfer) çiçeği ile tekerleğin sembolizmala- n güle en yakın olanlardır. Gül de tekerlek gibi daireyi remzetmekle beraber, dai­re kadar mükemmel değildir, zira belirsiz geleceği, sürekli oluşumu ve bunun so­nucunda da yok olmayı ve yok olabileni remzeder.

  1. Genel Sembolizma:

Bu çiçeksi sembolizmanın en genel görümünü, her zaman var olan sonsuz ilk suların üzerinden yükselip gelişen güldür. Bu görünüm Hindistan’a yabancı de­ğildir. Kozmik gül Tri parasundari Kutsal Ana’nın güzelliğinin, mükemmeliye­tin ölçüsüdür.

İskandinav efsanelerinde güller perilerin ve cücelerin himayesindeydi. Ro­malılar gülü ciddiye alarak çok miktarda yetiştirirlerdi. Ziyafetler esnasında gül yaprakları yerlere, divanların üstüne serpilir, yastıkların içine doldurulur, şara­ba katılırdı. Tanrıların ve kahramanların heykelleri, zafer arabaları ve takları güllerle süslenirdi. Savaştan dönen muzaffer askerleri şereflendirmek için gül fi­danları dikilirdi.

Gül hayat kupası, ruh, kalp, aşktır; Budistlerin mandalaları gibi kontamplas- yon kaynağı ya da mistik merkezdir. Hristiyan ikonografisinde gül Hz. İsa’nın kanının toplandığı Graal kupasıdır, kutsal kanın kendisidir veya Hz.İsa’nın ka­nayan yaralarıdır. Bir Rose-Croix sembolü olan beş güllü hac (biri merkezde, diğerleri uçlarda) Graal’dır, dinsel kurtuluşun “semavi çiy’i” (rosee celeste) imajıdır. Haçın ortasında duran gül Hz. İsa’nın kalbinin olduğu yerdedir, Sacre-Coeur’dür. Bu sembol Dante’nin Divina Komedyası’nm Roza Kandidası- dır, bu da Hristiyan dualarında Meryem Ana’yı hatırlatan mistik güldür. Aynı şey Gül’ün Romanı (Le Roman de la Rose) için de denebilir, burada, Angelus Sile- nius’a göre gül ruhtur, Hz.İsa’nm ruhudur. Zaten Hz.İsa’nm alnını kanatan di­kenli taç gül dallarından yapılmıştı.

Geçmişte, Karem(Lent) ayının 4’cü pazarı Papa’nın kutsadığı altın gül spiri- tüel eğitim ve gücün, yeniden doğuşla ölümsüzlüğün sembolüydü. Papa kendi­sini ziyaret eden krallara, mükafatlandırmak istediği kişi veya cemaatlara bu al­tın gülden verirdi.

Gotik gül (rosace) ile rüzgâr gülü tekerlek sembolizması ile olan yakınlığa dikkati çeker.

Şiraz’lı Hafızın kanayan gülü ile Cantique des Cantiques’de Saron’un gülü Hristiyan ve İslam tasavvuflarının müşterek noktasıdır.

Şah Cihan tarafından 1641 yılında inşa edilen ŞALİMAR (Lahor) gül bahçe­leri 39 dönüm arazi üzerinde 7 Kısımda ve 427 fiskiyeyle süslü olarak inşa edil­miş Doğu İslam tasavvufunun güle verdiği değerin ölçüsüdür. Hindu efsanele­rinde Vişnu’nun sevgilisi Lakşmi bir gülden doğmuştur.

  1. KAN ve GÜL

Akıtılan kanla ilgili olarak gül yeniden doğuşun tasavvufi simgesidir, Hristi- yan tasavvufunda, Mircea Eliade’m tasvirlerinde, birçok kahramanın şehit düş­tüğü savaş meydanında güller açarmış…

Genç Tann Adonis’in can çekişirken akan kanından güller ve anemonlar fış­kırıyormuş… Abdülkadir Gülani de gazilerin yara izlerini güllere benzetir.

  1. BEYAZ GÜLÜN KIRMIZI RENGİ ALMASI:

Gül ve pembe rengi (rose) latince ile olan semantik bağ dolayısıyla (latince rosa ile ros, yağmur, çiy) yeniden doğuşu remzeder. M.S. 150 yıllarında Roma’da yaşayan Afrikalı Lucius Apuleus Theseus’un Apule eşeği veya altın eşek efsane­sinde Selanikli bir cadı tarafından eşeğe dönüştürülen Lucius, seyahatlarında Eleusis ve Mithra misterlerine vakıf olur, sonra da İsis rahibinin kendisine uzattı­ğı kırmızı gülleri yiyerek tekrar insan şekline dönüşür.

Güller Afrodit ile Atena’nın kutsal çiçeğiydi (Atena güller adası Rodos’da doğmuş). Başlangıçta güller hep beyazmış. Afrodit’in koruduğu Adonis yaralan­dığında, tanraça ona doğru koşarken ayağına batan diken nedeniyle akan kanlar beyaz güllere pembe renklerini vermiş.

Pers efsanesinde de beyaz gülün üzerinde terennüm eden bülbüle diken bat­mış ve bülbülün akan kanı güle rengini vermiş.

  1. YENİDEN DOĞUŞ:

Antik çağlardan beri mezarlara gül getirilir. Her yıl Mayıs ayında, ölünün ru­huna gülden “mana” verilirdi (rosalia merasimi), Yeraltı tanrıçası Hekate’nin beş yapraklı güllerden yapma tacı vardı.

İsviçre’de haâ mezarlıklara “gül bahçesi” tabir edilir. Türkiye’de de kadınla­rın mezar taşlarına güllerin yontulduğuna rastlanır. Romalılar vasiyetlerinde sık sık mezarlarının etrafına gül fidanlarının dikilmesini isterlerdi. Saksonlann ina­nışlarında bir çocuk ölünce, Ölüm evden çıkarken bir gül kopartırmış. Yere dökü­len gül yaprakları da ölüm haberi olarak yorumlanırdı.

  1. BEYAZ GÜL VE SAFİYET:

Gülün beyaz rengi safiyettir. Rahibelerin mezarlarına konan dikenli beyaz gül dalları, hayatın dikenlerine rağmen muhafaza edebildikleri safiyeti remze­der. Roma’da da ölen bakirelerin mezarlarının etrafına beyaz gül fidanları dikilir, gelinler de beyaz güllerle süslenirdi. Yunan mitolojisinde, tehlikede olan bakire­lerin gül fidanına dönüştükleri veya yakılmak üzere olan masum kızların üzerin­de durdukları odun yığınının gül ağaçlarma dönüştüğü temasına sık sık rastla­nır.

  1. GÜL VE AŞK

Gül aşkın, aşkın safiyetinin sembolü olmuştur. Bu, şövalyelerin aşk gülü, Meryem Ana dualarındaki tasavvuf gülü, Papaların hak eden prenslere dağıttık­ları altın güller, Cennetin son katma eren sevgilisine, sadık aşığına Beatrice’in gösterdiği kocaman sembolik çiçektir. Dante, Cennetsel aşkı gülün merkezine benzetir: “Beatrice, derece derece genişleyen ve güneşe şükran için hiç bitmeyen baharsal rayihalarını etrafa saçan ebedi gülün altın merkezinin içine doğru beni çekti…”

  1. SİMYADA GÜL:

Beyaz yada kırmızı gül simyagerlerin tercih ettiği çiçekti. Hattâ, simyagerle- rin yazılarının başlıkları çok kere “rosiers des philosophes” (filozofların gül ağa­cı) adını taşırdı. Beyaz gül küçük yaradılışın (petit oeuvre), kırmızı gül de büyük yaradılışın (grand oeuvre), mavi gül de imkânsızın simgesiydi.

  1. KETUMİYET VE GÜL:

Venüs’ün aşkları gizli kalsın diye, oğlu Küpid gülü ketumiyet tanrısı Har- pokrat’a sunmuştu. Efsaneye göre, gizli bir anlaşma için Pers kralı Xerxes ile Yu­nanlı subaylar güllerin örtüğü bir çardakta görüşmüşlerdi. Sonuçta “sub rosa” (gül altı) tabiri ketumiyetin karşılığı olarak gizli toplantıları tasvir etmek için kul­lanılmaya başlanmış, toplantı salonlarında bu maksatla tavandan bir gül sarkıtı- lırmış ve 16 ile 17’ci yüzyıllarda aynı nedenle meclis odalarının tavanlarma güller resmedilir ya da yontulurmuş.

  1. GÜLLERİN DİLİ:

Viktorya İngilteresinde gül kullanılarak 40 kadar değişik ruh hali anlatılabi- lirdi: kırmızı gül tutkuyu, beyaz gül saf aşkı, san gül ihaneti, gonca gül filizlenen aşkı, tam açılmış gül de mükemmel güzelliği ve bu güzelliğin faniliğini ifade ederdi.

Ref: Dictionnaire des Symboles (Jean Chevalier, Alain Cheerbrant).

Coil’s Mas. Encyclopedia

Man Myth and Magic (Encyclopedia)

Petit Robert

Encyclopedia Britannica

Celil Layiktez
Kaynak: Tesviye Dergisi Sayı 20

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *